Cumhuriyetimizin 96. Yıl dönümünü
kutladığımız bu önemli günde, iletişim zinciri olarak sürecin başladığı güne ve
öncesine giderek, cumhuriyet ilanının Türk basınında nasıl ve ne şekilde yer
aldığına bu yazımızda değineceğiz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve dönemin Aziz
Türk milletinin, bizlere devrettiği bu hakimiyet-i milliye yönetim anlayışı, dönemin yapısı gereği oldukça tartışmaya açık bir konu olmuştur. Gazetenin
önemli bir medya aracı olduğu bu zamanlarda, ne tür bir çıkarım yapıldığı ele
almak, aynı zamanda dönemin toplumsal anlayışını ortaya koymak
amaçlanmaktadır.
Cumhuriyetin ilanı, sanılanın aksine 28-29 Ekim’de ülke gündemine oturmamış, süregelen zaman içerisinde
sık sık medyada işlenerek ele alınmıştır. 10 Mart 1923'de The Daily Mail
Gazetesi Muhabirine konuşan M. Kemal Atatürk, Teşkilât-ı Esâsiye Kanunu'nun
hakimiyet-i milliyeye dayandığını ifade ederek Cumhuriyet yönetiminin
sinyallerini vermiştir. Atatürk’ün 23
Eylül 1923'de Newe Freie Presse Gazetesine verdiği demeçte, Türkiye’nin
idaresinin demokratik bir cumhuriyet olacağını da vurgulanması, gazetelerin bu
hususa eğilimini daha da attırmıştır. Dönemin Vatan Gazetesi’nden başyazar Ahmet
Emin’in yazısında, bu yönetim anlayışının bir sene öncede ele aldığını, fakat o
ahvâlde uygun görmeyip, günümüzde (1923) pek mümkün ve yerinde bir karar
olacağını ifade etmesi, tartışmaların sürekliliğini ispat etmektedir. Aynı zaman
dilimi içerisinde İstikbâl ve Ayni Gazetesi de bu yeni yönetim anlayışını köşelerine alarak
müjdelemişlerdir. Tanin Gazetesi'nin başyazarlarından Hüseyin Cahit Yalçın da konuyu ele almış ve yönetimin nasıl ve ne
şekilde olacağına dair bilgilendirici bir makale ele almıştır. Hüseyin Cahit
Yalçın’ın bu yazısında, Cumhurbaşkanı'nın hükümet başkanlığı da yapması durumu
ele alınmış ve bunun yanlışlığı anlatılmıştır. Bu yazı, kendinden sonra
gazetelerde de tartışma konusu olmuştur. Hüseyin Cahit’in başlattığı bir diğer
tartışma ise Cumhurbaşkanı' nın yetkileri olmuştur. Savaş halinde bu neticeleri
hayra yorumlamakla beraber, sulh içinde yönetim anlayışında hakimiyetin millet
meclisinde olması gerekliliği savunulmuştur. Genel itibariyle bu tartışmalar
içerisinde sürekli yazılar ele alınmakla beraber, aslında birçok ulusal ve yerel gazete – İstanbul gazeteleri diye doğrudan bölge belirlemek yanlış
olmaz- yeni yönetim anlayışını memnuniyetle karşılamakta ve konuyu ayrıntılı
şekilde tartışmaktadır. Dönemin gazeteleri içerisinde Cumhuriyet yönetimine
karşı çıkan gazeteler de olmuştur. İçlerinden en çok Tevhid-i Efkâr Gazetesi
karşı çıkarak bu yönetim anlayışının toplumla uyuşmadığını ifade etmiştir. Tevhid-i
Efkâr yazarlarından Ebuzziya-zade; “Cumhurbaşkanı'na çok fazla hak
verildiğini, bir kanunu, bir bazen iki toplam üç ay Cumhurbaşkanı' nın
bekletebileceğini, beğenmediği bir kanunu Meclis'te önleyebileceğini öne sürmekte,
Meclisin hakkının Meclis'te bulunmasını istemektedir. ”
Türk-İslam kültürünün yaygın
olduğu Anadolu coğrafyasında, bu yeni yönetim anlayışının islamî geleneklere ne
kadar uygun olduğu bu süreçte halk arasında tartışmaya açık bir konu haline
dönüşmüştür. 16 Ekim 1923'de İkdam Gazetesi
çifte başlıkla "Türk Cumhuriyeti ve Tan Gazetesi" üst başlığı ve
"İslâm Ananelerine ve Türk Ananelerine Bugünkü Cumhuriyet Yabancı Değildir”
içeriği ile cumhuriyetin aslında dinimize çok da yabancı olmadığı anlatılmıştır.
Dört halife döneminde seçim ile başa gelme durumu cumhuriyete benzetilmiştir.
Yine aynı yazıda “Reis” ünvanının da bir Türk geleneği olduğu ifade edilerek, Sultan
kelimesi ile eş anlamlılığı açıklanmıştır. (Reis-i Cumhur ünvanının kullanıma
geçmesinin halk nezdinde açıklaması olarak yorumlayabiliriz). Benzer içerikli
bir yazıya da 16 Ekim 1923'de Tanin "Türkiye’de Cumhuriyet Olabilir
mi?" makalesinde karşılaşılmaktadır. Batı toplumunun İslam coğrafyasında cumhuriyeti
uygun görmemesi eleştirilerek uygunluğu tayin edilmiştir.
29 Ekim 1923 yılının
gecesinde 156 üyenin oy birliği ile cumhuriyet yönetim biçimi ülkemize hâkim
kılınmıştır. Ancak medyadaki tartışmalar hâlâ devam etmektedir. Tevhid-i Efkâr gazetesi (Ebüzziya-zade
) bu durumu aceleci olarak ele alındığını dile getirerek bu değişimi yalnızca
isme bağlayarak, Teşkilat-ı Esasiye’nin kusurlarını ele almıştır. Cumhuriyet
ilanından sonra Tanin gazetesi yazarı Hüseyin Hamid de, 31 Ekim 1923 tarihli
Tanin'de "Yaşasın Cumhuriyet" başlığı altında cumhuriyetin ilânını
alaya almıştır. Bunlar dışında birçok gazete (Vatan başta olmak üzere) bu yeni yönetim
anlayışını mutlulukla karşılamış ve gazetelerinde halkın kutlamalarına yer
verilmiştir. Bu yeni yönetim anlayışı, Avrupa’da da çok ses getirmekle beraber,
beklenilen bir hareket olduğu da vurgulanmıştır.
20. yy. başlarında Türkiye’de
önemli bir kamu değeri olan gazeteler bu yeni gelişmeyi farklı çerçevelerden
ele almıştır. İdeolojik aygıt görevini bu dönemde de başarılı şekilde yürüten
gazeteler, bu süreci çok sık dokumuşlardır. Burada dikkat çekmek istediğim
diğer konular ise hem medyada farklı seslerin oluşu hem de tüm medya mensuplarının
son derece seviyeli ve açık bir üslup kullanmış olmalarıdır.
Bu yazının oluşturulmasında Prof. Dr.
Yücel Özkaya’nın “Türk Basınınında Cumhuriyetin İlânının Öncesi ve Sonrası”
çalışmasından yararlanılmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder